Yeryüzü konuşur.
Ama kulaklarımız betona,
kalbimiz gürültüye alıştığından duyamayız.
Yeryüzü sadece bir zemin değildir; o bir hatırlatmadır.
Toprağın altında binlerce yıllık sesler vardır.
Bir kayanın gölgesinde saklı kalmış bir dua..
Yıkılmış bir şehrin taşları hâlâ anlatır hakikati..
Her adım, daha önce atılmış bir izdir.
Her şehir, bir düşüncenin şekil almış hâlidir.
Ve her coğrafya, içinden geçmiş insanın inancını taşır.
Şehirler susmaz, sadece biz sustururuz onları.
Haritalar sadece yolları değil,
insanın içindeki izleri de gösterir.
Bu topraklarda yalnızca savaşlar yaşanmadı.
Dualar da birikti, umutlar da saklandı,
yıkımların ardından ise hakikatin haritası kaldı.
Burada, bir coğrafya değil;
bir hatırlayış, bir yüzleşme, bir yön arayış bulacaksın.
Yeryüzü konuşuyor, şehirler anlatıyor, dağlar hatırlatıyor.
Nehrin kıyısından sana deniliyor ki:
‘Ben bir yoldum. Sen hâlâ arıyor musun?’
Eğer bir gün yeryüzüne basarken ayakların değil,
ruhun yürümeye başlarsa..
İşte o zaman, hakikat de konuşmaya başlar.
Genel İçerik ve Yapı
Bu eser, tüm yeryüzünü, tarihî katmanlarıyla, metafizik yankılarıyla ve içsel çağrılarıyla bir hakikat atlasına dönüştürmüş, yeryüzünü bir coğrafya olarak değil; anlamın beden bulmuş hâli olarak ele almıştır. Her coğrafya bir hafıza, her şehir bir bilinç parçası olmuştur. Her dağ bir kavram, her şehir bir cümle, her nehir bir sorudur artık. Haritalar burada sadece yönleri değil; inancı, isyanı, teslimiyeti ve unutulmuş hakikatleri işaret eder.
Kıtalar arası değil, bilinç coğrafyasında sezgisel bir kalem ile yürüyüşe çıkacaksın. Hem içsel bir yürüyüş, hem de zamanın ve mekânın ötesine geçen bir bakış bulacaksın. Şiirsel-düşünsel dil ile coğrafyaları artık sadece yer olarak değil, hafıza olarak bileceksin.
İnsanın yeryüzüyle kurduğu varoluşsal ilişkiyi anlamaya, vahyin indiği topraklardan kadim medeniyetlere, oradan modern kargaşanın merkezlerine ve direniş coğrafyalarına uzanacak, her bölümde coğrafya, sadece bir yer değil, aynı zamanda bir iz, bir yön, bir çağrı hâline gelecektir. Yeni bilgilerden çok, yeni bakış biçimlerine sahip olacaksın. Sadece geçmişi ya da bugünü değil; içimizde kaybettiğimiz yönü, yeryüzüne karşı sorumluluğumuzu ve insanlığın ortak belleğini yeniden hatırlayacaksın.
Bu eser, gerçek bir yürüyüştür. Bazen taşların altını dinlersin. Bazen şehirlerin susmayan seslerini. Ama en çok da, kendi içindeki haritanın eksik kalmış yönlerini.. Bu eser, bir gezi rehberi veya bir tarih kitabı değil. Bu, bakmakla görmek arasındaki farkı yeniden hatırlamaktır.
İçindekiler
I. Coğrafyadan İnsana [1 - 11]*
II. İlahi Sözün Toprağa Değdiği Yerler [12 - 19]*
III. İnanç Haritaları [20 - 30]*
IV. Sessiz Taşların Konuştuğu Yerler [31 - 44]*
V. Modern Zihnin Labirenti [45 - 82]*
VI. Direnişin ve Çığlığın Coğrafyaları [83 - 104]*
VII. Tefekkürün Sessiz Haritaları [105 - 114]*
VIII. Gönül Coğrafyaları [115 - 122]*
Harita Kapandığında Yol Açılır
*Köşeli parantez içindeki sayılar sayfa numaralarını değil, şiir numaralarını göstermektedir.
*Seçmeden önce her bir kitabın tonunu hissetmek istersen, aşağıda yer alan ilgili parçalardan bazılarını okuyabilirsin.
- 01
- 02



