top of page
  • Twitter
  • Facebook
Feroz Anka

Zeytin ağaçlarının rüzgârıyla başladı yolculuğum; düşüncenin kuzey koridorlarında savruldum. Şimdi Alpler’in gölgesinde, kelimelerle hakikatin izini sürüyorum. Ege’nin antik kıyılarında filizlenen bir meraktı beni yola düşüren. Taşlarda, deniz tuzunda, mitlerin yankısında bir çağrı duydum. Fizik denklemlerinin labirentlerinde kaybolurken, dijital dünyanın kodlarına gömüldüm. Analitik aklım bir sorunun etrafında hep döndü:

“İnsanın içindeki o kırılgan sessizlik nedir?”

Zamanla anladım ki; kalem, laboratuvardan daha derine iner.
Bir denklemin çözmediğini bazen bir cümle fısıldar.
Bir gün, mürekkep sadece yazmaz oldu; düşünürdü, dua ederdi.
Yazmak, üretmekten çok, varoluşsal bir cevap hâline geldi.
Tıpkı küllerinden doğan Anka kuşu gibi, kelimelerim de her yanışta yeniden doğdu.
Artık onlar benim için birer eser değil, birer tanıklıktı:
modern çağın kayıp ruhlarına pusula olan birer tanıklık.
Birçok dilde nefes alan kelimelerim var.
Bazıları bana miras kaldı, bazılarını gecenin sessizliğinde öğrendim.
Her biri bir anahtar:
“Hakikat tek bir dilin tekelinde değildir; ruh, sesini her tınıda yeniden bulur.”
Bu yüzden her eserim, sadece bir metin değil, kültürler ötesi bir köprü,
insanın içindeki ortak yankıya giden bir geçittir.

Dağların sessiz bilgeliğinde yaşıyorum artık. Bulutların gölgesinde, sessizliğin dilini dinliyorum. Bir kız çocuğunun gözlerindeki merak, bana her gün yeniden başlamayı öğretiyor. Baba olmak, yazdığım en büyük şiirdir. Ona anlattığım her masal, insanlığa yazdığım bir manifesto gibi. “Bir çocuğa umutla bakabilmek, bütün kitaplardan daha kutsaldır,” derim kendime. Profesyonel kimliğimle sanatçı yanım, bir nehrin iki yakası gibi: biri akıl, biri sezgi. Bazen taşkın, bazen dingin; ama hep aynı kaynaktan beslenen bir akış. Yürüdükçe öğrendim: Düşünmek sadece zihinsel bir eylem değil, varoluşun en derin ibadeti. Anka kuşu gibi her düşünce ölür — ama hakikate dönüşerek yeniden doğar. Ben o dönüşümün yazılı tanığıyım. Her kitap, bir yanıştan arta kalan kül; her cümle, küllerin içinden doğan yeni bir sorudur.

Feroz Anka

Ve sen…
Bu ateşin etrafında toplanmış yol arkadaşlarımdan birisin.
Sadece okumuyorsun; hatırlıyorsun.
Çünkü her metin bir hatırlatma, her kelime bir kapıdır içeriye.
Tek bir niyetim var:

“Bu kaybolmuş çağın içinde, yönünü unutana pusula olmak.”
Yönünü bulmana değil — zaten içinde olduğunu fark etmene yardım etmek.
Hangi dilde okursan oku, hangi kıtada yürürsen yürü:
Aradığın yön hep senin içinde.
Ben sadece o sessizliğe bir kapı aralıyorum.

Feroz Anka signature

© 2025 Feroz Anka – FA Editions. Tüm hakları saklıdır.

bottom of page